9.02.2011

Oxford, UK

Ağustos ayı başında Oxford'da bir konferansa katılmak üzere İngiltere'ye gittim. Vize alma sürecine oldukça sinir olsam da, heralde Boston'dan başvurmam sebebiyle çok başım ağrımadı...

Öğleden sonra Heathrow'a indim, New York gümrük sıralarını aratmayan pasaport sırasında yaklaşık 1 saat bekledikten sonra zaten gelmiş ve banttan inmiş bavulumu alıp Londra- Paddington istasyonuna gittim. Paddington-Oxford tren biletimi alırken bileti satan kadının, "tren 2 dakika sonra 10. perondan kalkıyor, KOOOOOOŞŞŞ!" komutuyla, kendimi elimde 4 tekerlekli bavulumla istasyonda paten (!) yaparken buldum... 

Tabii ki son anda yetiştiğim trende oturacak yer bulamadığım için, ilk yarım saat kapının ağzında ayakta durmak zorunda kaldım. Bu noktada, binerken beni iterek önüme geçen ve yer bulan, ingilizce kursuna gelmiş Rus gençlerimiz Katyusha'yı  söylemeye başladılar... "Aha şimdi devrim oluyor!" derken, vagonun diğer tarafında tam da tuvaletin (!) yanında bir yer buldum... Burhan Altıntop misali çantamda bulunan Acqua di Gioia'yı (çok güzel bir parfüm bu arada, tavsiye ederim), tuvalete doğru sıktım, ve koklaya koklaya Oxford'a geldiiim!

İndikten sonra, bir taksiye binip kalacağım St. Catherine's College'a gittim. Aslında sonra öğrendiğim üzere, Oxford oldukça düz ayak ve düzenli bir şehir, ve taksiye binmeseniz de olur. Ama ilk defa geldiğim bir şehirde, elimde bavulla ne kadar yürüyeceğimi kestiremediğim için taksiye bindim. İlk şaşkınlığım soldan işleyen trafikte, taksinin sağa dönmek için oldukça geniş alıp sol şeride girmesi ve benim karşımızda geldiğini gördüğüm kamyon oldu. "Aha da buraya kadarmış" diye hayatım bir film şeridi gibi gözümün önünden geçerken buldum kendimi... 

Anahtarımı alıp odama giderken hocamı, eşini ve hocanın akademik partnerlerinden biriyle karşılaştım, ve beni yemeğe davet ettiler. Gerçek ve öz hakiki ilk fish and chips'imi de burada yemiş bulundum.



Bridge of Sighs 
Venedik'teki Ponte dei Sespiri'nin bir benzeri- ama replikası olarak yapılmamış.


Bodleian Kütüphanesi: Birleşik Krallık'ta basılan her kitabın ilk baskısı olan, 11 milyon adet kitaba ev sahipliği yapıyor.

Townies vs. Gownies: Townies, Oxford'daki kolejlerle ilişiği olmayan Oxford sakinlerine, Gownies de Oxford öğrencisi olanlara deniyor, ve bu iki grubun arasında evvelden beri gelen bir husumet var. Bir seferinde Lincoln Koleji'nin bir öğrencisini Townies Brasenose Koleji'nin kapısının önünde sıkıştırıyorlar ve Brasenose öğrenciyi içeriye almadığı için öğrenci öldürülüyor. Bunu anmak için her sene o tarihte Brasenose Lincoln'e bir kasa bira verirmiş.


Christ Church


Christ Church Great Hall: Harry Potter filmlerindeki büyük salon!


Christ Church


Christ Church


İngiliz Lavantaları...


Examination Hall (öğrenciler sınavlarını hala bu salonlarda alıyorlar).


Gözüme ilişen mobil periodik tablo!


No comments: